Avrupa, zengin tarihi, kültürel çeşitliliği ve dilbilimsel karmaşıklığıyla dikkat çeken bir kıtadır. Avrupa ülkelerinin her biri, kendine özgü bir dil ailesine mensup olabilir ve bu durum, kıtanın dil haritasını oldukça renkli hale getirir.
Avrupa dilleri, Hint-Avrupa dil ailesinin farklı kollarına aittir. Roman dilleri (İtalyanca, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, Romençe), Cermen dilleri (Almanca, İngilizce, Hollandaca, İskandinav dilleri), Slav dilleri (Rusça, Lehçe, Çekçe, Slovakça, Bulgarca, Sırpça, Hırvatça) ve Baltık dilleri (Litvanca, Letonca) bu aileye dahil olan başlıca gruplardır.
Avrupa'nın dilsel çeşitliliği, kültürel etkileşimlerin ve tarihi olayların bir sonucudur. Roma İmparatorluğu'nun mirası, Roman dillerinin yayılmasında önemli rol oynamıştır. Cermen kabilelerinin göçleri, Cermen dillerinin Avrupa'ya yayılmasına katkıda bulunmuştur. Slav göçleri ise Slav dillerinin Doğu Avrupa'da yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Avrupa'da dil öğrenimi, genellikle çok dilli bir yaklaşımı teşvik eder. Birçok Avrupalı, ana dillerinin yanı sıra en az bir veya iki yabancı dil bilmektedir. Bu durum, kültürel alışverişi ve ekonomik işbirliğini kolaylaştırmaktadır.
Esperanto gibi yapay diller de Avrupa'da ortaya çıkmıştır. Esperanto, uluslararası bir iletişim aracı olarak tasarlanmış ve Avrupa'da bir miktar destek görmüştür. Ancak, doğal dillerin yerini tam olarak alamamıştır.