Portekizce-Türkçe online çevirmen, Portekizce ve Türkçe konuşan insanlar arasındaki iletişimi kolaylaştıran çok kullanışlı bir araçtır. Bu çeviri aracı, her türlü Portekizce metni hızlı ve doğru bir şekilde Türkçe'ye çevirir.
Portekizce, Türkçe ile benzeyen bir Latin kökenli dil olsa da, iki dil arasında kültürel farklılıklar bulunabilir. Bu nedenle, online Portekizce-Türkçe çevirmen, bu farklılıkları göz önünde bulundurarak en doğru çeviriyi sağlamak için gelişmiş bir teknoloji kullanır.
Bazı Portekizce kelimelerin Türkçe'de tam karşılığı olmayabilir ve bu nedenle çeviri işlemi zorlaşabilir. Ancak, online Portekizce-Türkçe çevirmen, bu tür zorlukları aşmak için tasarlanmış ve doğru çeviriyi sağlamak için gereken tüm tekniklerle donatılmıştır.
Bu çeviri aracı, kelime anlamlarını anlamak ve cümle yapılarını doğru bir şekilde oluşturmak için yapay zeka algoritmalarını kullanır. Böylece, tamamen farklı diller arasında bile doğru bir çeviri sağlanabilir.
Ayrıca, online Portekizce-Türkçe çevirmen, metinleri hem Portekizce'den Türkçe'ye hem de Türkçe'den Portekizce'ye çevirebilir. Böylece, kullanıcılar istedikleri dili seçebilir ve çift yönlü çeviri yapabilirler.
Sonuç olarak, online Portekizce-Türkçe çevirmen, farklı dilleri konuşan insanlar arasındaki iletişimi kolaylaştıran önemli bir araçtır. Bu çeviri aracı, doğru ve hızlı bir şekilde çeviri yaparak dil bariyerlerini ortadan kaldırır ve kültürel etkileşimi artırır.
Somos uma nação pacífica. | Biz barışçıl bir milletiz. |
Tudo parece estar indo bem. | Her şey iyi gidiyor gibi görünüyor. |
Este peixe vive em água limpa. | Bu balık temiz suda yaşar. |
O velho me perguntou as horas. | Yaşlı adam saati sordu. |
Talvez na próxima vez. | Belki gelecek sefere. |
Judy adora dançar. | Judy dans etmeyi sever. |
Mais de dois falam em voz alta. | İkiden fazla kişi yüksek sesle konuşur. |
Hoje é provável que chova. | Bugün yağmur yağması muhtemel. |
Este não é um site de namoro. | Bu bir arkadaşlık sitesi değildir. |
Eu sinto que vamos vencer. | Kazanacağımızı hissediyorum. |
Seu plano está fadado ao fracasso. | Planınız başarısız olmaya mahkum. |
O suficiente! Você me faz corar. | Yeter! Beni utandırıyorsun. |
A cadeira precisa ser consertada. | Sandalyenin sabitlenmesi gerekiyor. |
Ele desligou apressadamente. | Aceleyle kapattı. |
Eu nunca vi nada parecido. | Hiç böyle bir şey görmedim. |
Há um banco em frente à estação. | İstasyonun önünde bir banka var. |
Eles ficaram longe deste lugar. | Bu yerden uzak durdular. |
Eu não sou bom em latim. | Latincede iyi değilim. |
Minha tentativa falhou. | Denemem başarısız oldu. |
Ele parece uma pessoa gentil. | Kibar birine benziyor. |
Ele se tornou um vilão. | Bir hain olduğu ortaya çıktı. |
Quem te contou essa história? | Bu hikayeyi sana kim anlattı? |
Estou com dor de cabeça e tosse. | Başım ağrıyor ve öksürüyorum. |
Ela joga e se vira na cama. | Yatakta dönüp duruyor. |
Olá, tem alguém aqui? | Merhaba, burada kimse var mı? |
Por favor, cidra. | Lütfen, elma şarabı. |
Perdi outra oportunidade. | Bir fırsatı daha kaçırdım. |
Se não quiser, não vá. | Eğer istemiyorsan, gitme. |
Eu não sei a resposta correta. | Doğru cevabı bilmiyorum. |
Você vai ficar aqui por um tempo? | Bir süre burada kalacak mısın? |
Ele monta bem. | İyi sürüyor. |
Eu tento o meu melhor. | Elimden gelenin en iyisini yapacağım. |
Acho que ela tem 40 anos. | Sanırım 40 yaşında. |
Este é o jornal de hoje? | Bu bugünün gazetesi mi? |
Você pode ir para casa. | Eve gidebilirsin. |
Por favor, leia novamente. | Lütfen tekrar okuyun. |
Olhe para este edifício alto. | Şu yüksek binaya bak. |
Quem é seu ator favorito? | En sevdiğin aktör kim? |
Perguntei a ele sobre o acidente. | Ona kazayı sordum. |
100 anos é chamado de século. | 100 yıla asır denir. |
Ela provavelmente mentiu. | Muhtemelen yalan söyledi. |
Ele fingiu não me ouvir. | Beni duymuyormuş gibi yaptı. |
Você já o conheceu? | Onunla zaten tanıştın mı? |
Ontem fui nadar no rio. | Dün nehirde yüzmeye gittim. |
Você deve obedecer seus pais. | Anne babana itaat etmelisin. |
Quantas câmeras você tem? | Kaç kameranız var? |
Você se importa se eu ligar a TV? | Televizyonu açsam sorun olur mu? |
Eu tinha então 18 anos. | O zaman 18 yaşındaydım. |
Dei-lhe alguns livros. | Ona birkaç kitap verdim. |
Ela ganhou os 100m. | 100 metreyi kazandı. |
Visitei o túmulo do meu pai. | Babamın mezarını ziyaret ettim. |
Minha irmã não disse olá. | Kız kardeşim merhaba demedi. |
Ela sempre acorda cedo. | Her zaman erken kalkar. |
Desculpe, me perdi. | Üzgünüm, kayboldum. |
Ainda bem que tenho uma avó! | İyi ki bir büyükannem var! |
Vou ter que pensar sobre isso. | Bunun hakkında düşünmek zorunda kalacağım. |
Tudo bem? | Bu iyi miydi? |
Ela tem inveja do meu sucesso. | Başarımı kıskanıyor. |
Isso vai ser adorável. | Bu çok güzel olacak. |
Objetivo da visita? | Hedef ziyaret? |
O espaço é lindo. | Uzay güzeldir. |
Mamãe, vamos tentar ser positivos. | Anne, hadi pozitif olmaya çalışalım. |
Mabel, é um truque! | Mabel, bu bir numara! |
É horrível gostar de alguém assim. | Böyle birine düşkün olmak çok kötü. |
É perfeitamente utilizável. | Mükemmel şekilde servis edilebilir. |
Deve ser, certo. | Öyle olmalı, doğru. |
Espero que tenha sido agradável. | Umarım eğlencelidir. |
Eu tinha um dom para a ciência. | Bilim konusunda bir yeteneğim vardı. |
Ele comeu uma maçã. | Bir elma yedi. |
Ele vai para o hospital hoje. | Bugün hastaneye gidecek. |