Türkçe-Almanca, Türkçe-İngilizce veya Türkçe-Fransızca gibi yaygın dillerin yanı sıra, Türkçe-Almanca çeviri veya Türkçe-İngilizce çeviri gibi daha yaygın kombinasyonlardan farklı bir online çevirmen arıyorsanız, Türkçe-Arnavutça çeviri size ilginç gelebilir. Türkçe ve Arnavutça, farklı dil ailelerine ait olsalar da, kendilerine özgü özellikler ve tarihleriyle ilginç bir şekilde etkileşim içinde bulunmuşlardır.
Türkçe, Türk halkının dili olarak bilinir ve Türkiye'nin resmi dilidir. Ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ve Türk topluluklarının yaşadığı diğer bölgelerde de yaygın olarak konuşulur. Türkçe, Türk-Altaik dil ailesine aittir ve benzersiz dilbilgisi yapısıyla dikkat çeker. İslam etkisiyle Arapça ve Farsça kelimelerin birleştiği Osmanlı Türkçesi döneminde gelişmiştir. Günümüzde ise modern Türkçe, Latin alfabesiyle yazılır ve Arapça ve Farsça kökenli birçok kelimeyle zenginleşmiştir.
Arnavutça ise Balkanlar'ın yerli dillerinden biridir ve Arnavutluk'un resmi dilidir. Ayrıca Kosova, Makedonya ve Arnavut topluluklarının yaşadığı diğer bölgelerde de konuşulur. Arnavutça, Hint-Avrupa dil ailesinin yerli bir üyesidir ve etnik Arnavutlar tarafından konuşulur. Dilbilgisi yapısı, Türkçe'ye benzer bir şekilde cinsiyetlere dayanmaz ve sözcüklerin sonundaki eklerle çekimlenir.
Türkçe ve Arnavutça arasındaki çeviri, dil aileleri ve tarihleri arasındaki benzerlik ve etkileşim nedeniyle ilginç bir deneyim sunabilir. Türkçe'de Arapça ve Farsça kökenli birçok kelime bulunurken, Arnavutça ise Türkçeden etkilenmiş bazı kelimelere sahiptir. Bu nedenle, Türkçe metinleri Arnavutçaya çevirirken, kelime dağarcığı ve dilbilgisi yapısı arasında benzerlikler keşfetmek mümkündür.
Onunla iletişim kurmak zordur. | Është e vështirë të komunikosh me të. |
Tom karısından üç inç daha uzun. | Tom është tre inç më i gjatë se gruaja e tij. |
Borçlarınızı ödemek zorundasınız. | Ju duhet të paguani borxhet tuaja. |
Doktor, yanlarım ağrıyor. | Doktor, më dhembin anët. |
Ana şey cesaretini kaybetmemek. | Gjëja kryesore është të mos humbasësh guximin. |
Ne dersen de, sana inanmıyorum. | Çfarëdo që të thuash, nuk të besoj. |
Bu harika bir film. | Ky është një film i mrekullueshëm. |
Eşim elmalı turtayı çok seviyor. | Gruaja ime e do shumë byrekun me mollë. |
Senin favori çiçeğin ne? | Cila është lulja juaj e preferuar? |
Patronum bugün çok mutlu. | Shefi im është shumë i lumtur sot. |
Ceketi yıpranmıştı. | Palltoja e tij ishte konsumuar. |
Onu sadece bir kez gördüm. | E pashë vetëm një herë. |
Diyelim ki elli bin yen alsın. | Le të ketë, le të themi, pesëdhjetë mijë jen. |
Kaç gündür yemek yemedim. | Unë nuk kam ngrënë asgjë për shumë ditë. |
Sevilmek istiyorsan sev! | Nëse doni të jeni të dashur, dashuroni! |
Okulum istasyonun yanında. | Shkolla ime është afër stacionit. |
Evrende birçok galaksi var. | Ka shumë galaktika në univers. |
En azından zafer bekliyordum. | Më së paku e prisja fitoren. |
Her gün televizyon izliyor mu? | A shikon TV çdo ditë? |
En büyük oğlunuz kaç yaşında? | Sa vjeç është djali juaj i madh? |
Kapıyı kapatma zamanı. | Është koha për të mbyllur portën. |
Bu park gülleriyle ünlüdür. | Ky park është i famshëm për trëndafilat e tij. |
Sadece paketledim. | Sapo paketova. |
Adamı kurtar. Bir yamyam yiyin. | Shpëto njeriun. Hani një kanibal. |
Matematik için yaratılmıştır. | Është krijuar për matematikë. |
Sana 5 dolar veriyorum. | Unë ju jap 5 dollarë. |
Yeterli para var mıydı? | A kishte para të mjaftueshme? |
Çok gezer misin? | Udhëtoni shumë? |
Her zaman doğruyu söylemelisiniz. | Duhet të thuash gjithmonë të vërtetën. |
Hep şikayet ederler. | Ata ankohen gjithmonë. |
Akıcı Fransızca konuşuyor. | Ajo flet rrjedhshëm frëngjisht. |
Çığlar dağcılar için tehlikelidir. | Ortekët janë të rrezikshëm për alpinistët. |
İçeri girer girmez zil çaldı. | Sapo hyri, ra zilja. |
Yarın okula gidiyorum. | Unë do të shkoj në shkollë nesër. |
Annem bu habere şaşırdı. | Mami u befasua nga lajmi. |
elini bırakmayacak mısın? | Nuk do ta lëshosh dorën? |
Küçükken çok futbol oynardım. | Kam luajtur shumë futboll kur isha i ri. |
Kendine iş bulan mutludur. | I lumtur është ai që gjen punë. |
O sırada yemek pişiriyordu. | Ajo ishte duke gatuar darkë në atë kohë. |
Erken kalksan iyi olur. | Më mirë të ngrihesh herët. |
Kuzenim benden biraz büyük. | Kushëriri im është pak më i madh se unë. |
Aslında bunu kendisi için yaptı. | Në të vërtetë, ai e bëri atë për veten e tij. |
Bunu ilginç buluyorum! | Më duket interesante kjo! |
Ampuller Çin mutfağında da yenir. | Llambat hahen edhe në kuzhinën kineze. |
Saldırıyı iki grup üstlendi. | Dy grupe morën përgjegjësinë për sulmin. |
İsyana birçok sol eğilim katıldı. | Në revoltë morën pjesë disa tendenca të majta. |
Şehir genelinde 30 istasyon var. | Ka 30 stacione në të gjithë qytetin. |
Üç ana tip bak kut vardır. | Ekzistojnë tre lloje kryesore të bak kut teh. |
Ayrıca plaket, sertifika vb. | Ka marrë edhe pllakata, certifikata etj. |
Sonsöz, önsözün devamıdır. | Epilogu është vazhdim i prologut. |
Resim 1861 Salonunda sergilendi. | Piktura u ekspozua në Sallonin e 1861. |
Beş farklı koruma türü vardı. | Kishte pesë lloje të ndryshme të apeleve. |
Groenink bankada 30 yıl çalıştı. | Groenink punoi për bankën për 30 vjet. |
Bu hattı güvenceye almalıyız! | Ne duhet ta sigurojmë këtë linjë! |
Ay yoktu. | Nuk kishte hënë. |
DOKU, ÇOK SERT DOKU. | TEKSTURË, TEKSTURE SHUMË E FORTË. |
Tamamen doğru değil. | Jo plotësisht i saktë. |
Yüzüm seni memnun etmiyor mu? | Fytyra ime nuk ju pelqen? |
Basit ve muhtemelen etkiliydi. | Ishte e thjeshtë dhe ndoshta efektive. |
Kibirli ve samimiyetsizim. | Unë jam mendjemadh dhe i pasinqertë. |
Bunu oldukça yetersiz buluyorum. | Unë e shoh atë mjaft të pamjaftueshme. |
Dürüstçe kazanarak öldü. | Ai vdiq duke e fituar me ndershmëri. |
Fazla mı gerçekçi davranıyoruz? | A jemi shumë fjalë për fjalë? |
81, arabayı bağla ve çekerek çek. | 81, lidhni makinën dhe tërhiqeni të qartë. |
Kontrol etmek istiyorum! | Do të doja të kontrolloja! |
Asla arkana bakma. | Asnjëherë mos shikoni prapa. |
Hep bir ağızdan şarkılar söyledik. | Kënduam këngë në unison. |
Koşmak zorunda kaldık. | Na u desh të vraponim. |
Şimdi iki aydır hastanede. | Prej dy muajsh ajo ndodhet në spital. |
Sensiz hiçbir yere gitmeyeceğim. | Unë nuk do të shkoj askund pa ty. |