Everyone has their own style. | Herkesin kendi stili vardır. |
Tell her to give it to me. | Bana vermesini söyle. |
Correct this sentence, please. | Bu cümleyi düzeltin lütfen. |
It never worked. | Hiç çalışmadı. |
I have holes in my boots. | Botlarımda delikler var. |
Where did you hear this story? | Bu hikayeyi nereden duydun? |
Tom spoke French. | Tom Fransızca konuştu. |
Portugal is no exception. | Portekiz bir istisna değildir. |
Japan consumes a lot of paper. | Japonya çok kağıt tüketiyor. |
Tom looks grateful. | Tom minnettar görünüyor. |
What pets does she have? | Hangi evcil hayvanları var? |
I heard this song sung in French. | Bu şarkının Fransızca söylendiğini duydum. |
Sooner or later we will return. | Er ya da geç geri döneceğiz. |
Tom told me absolutely nothing. | Tom bana kesinlikle hiçbir şey söylemedi. |
I plead guilty. | Ben suçumu itiraf ettim. |
We just want to help you. | Biz sadece size yardım etmek istiyoruz. |
Do you have a shoe horn? | Ayakkabı çekeceğin var mı? |
He made this mistake on purpose. | Bu hatayı bilerek yaptı. |
Your guess is almost correct. | Tahmininiz neredeyse doğru. |
We were given uniforms. | Bize üniforma verildi. |
I need baby painkillers. | Bebek ağrı kesicilerine ihtiyacım var. |
I wrote a letter yesterday. | Dün bir mektup yazdım. |
I always come home at six. | Eve her zaman altıda gelirim. |
The store closes at eleven. | Mağaza saat on birde kapanıyor. |
I feel very sick. | Çok hasta hissediyorum. |
Tom talks in his sleep. | Tom uykusunda konuşuyor. |
He locked himself in his room. | Kendini odasına kilitledi. |
I prefer something better. | Daha iyi bir şeyi tercih ederim. |
Do translators use Tatoeba? | Çevirmenler Tatoeba kullanıyor mu? |
He has too many books. | Çok fazla kitabı var. |
The river overflowed its banks. | Nehir kıyılarını taştı. |
He is jealous of her talent. | Yeteneğini kıskanıyor. |
He did it in his spare time. | Boş zamanlarında yaptı. |
He survived the lightning strike. | Yıldırım çarpmasından kurtuldu. |
I sent a petition to the mayor. | Belediye başkanına dilekçe gönderdim. |
The fields brought a good harvest. | Tarlalar iyi bir hasat getirdi. |
I would like to leave a review. | Bir inceleme bırakmak istiyorum. |
She is beautiful like a mother. | O bir anne gibi güzel. |
She lives alone in an apartment. | Bir apartman dairesinde yalnız yaşıyor. |
His curiosity awakened. | Merakı uyandı. |
Prices rose higher and higher. | Fiyatlar yükseldikçe yükseldi. |
Turn on the rice cooker, please. | Pirinç pişiriciyi açın lütfen. |
They got married three months ago. | Üç ay önce evlendiler. |
I accused him of cheating. | Onu aldatmakla suçladım. |
She forgot to feed her dog. | Köpeğini beslemeyi unutmuş. |
She talks to him like a child. | Onunla bir çocuk gibi konuşuyor. |
Something happened to the engine. | Motora bir şey oldu. |
He climbed the stairs. | Merdivenleri tırmandı. |
He hesitated to go there. | Oraya gitmekte tereddüt etti. |
I followed him to his room. | Onu odasına kadar takip ettim. |
There was a lot of snow last year. | Geçen yıl çok kar yağmıştı. |
Have you hurt yourself somewhere? | Kendini bir yerde incittin mi? |
Is there a mailbox nearby? | Yakınlarda bir posta kutusu var mı? |
Today - no, tomorrow - yes. | Bugün - hayır, yarın - evet. |
She has a cat. This cat is white. | Bir kedisi var. Bu kedi beyaz. |
Russians never smile. | Ruslar asla gülmez. |
Be well read. | İyi okuyun. |
He has a maximum of $100. | En fazla 100 doları var. |
Wash your hands right now. | Ellerinizi hemen yıkayın. |
Ten to one he can do it. | Bire on yapabilir. |
Usually I go on foot. | Genelde yürüyerek giderim. |
Just break already! | Sadece kırıl! |
Politically correct. | Politik olarak doğru. |
Handsome and authoritative. | Yakışıklı ve otoriter. |
Farmers were poor in those days. | Çiftçiler o günlerde fakirdi. |
And they call that one lucky. | Ve buna şanslı diyorlar. |
My name is Sam! | Benim adım Sam! |
May I offer you a drink? | Sana bir içki ikram edebilir miyim? |
I need the money by Monday. | Paraya pazartesiye ihtiyacım var. |
I am reading a book. | Ben bir kitap okuyorum. |