nativelib.net logo NativeLib tr TURKCE

Çevrimiçi İngilizce-Türkçe çevirmen

Online tercüme hizmetleri, günümüzde oldukça popüler hale geldi. Özellikle dünya genelindeki insanlar arasındaki iletişimi kolaylaştırdığı için tercih ediliyor. İnsanlar, farklı dillerdeki metinleri anlamak için online tercüme araçlarına başvuruyorlar. İşte bu noktada, İngilizce-Türkçe online tercüme hizmeti oldukça önemli bir yere sahip.

İngilizce-Türkçe online tercüme araçları, hızlı ve doğru bir şekilde İngilizce metinleri Türkçe'ye çevirebiliyor. Bu tercüme hizmetleri, özellikle iş dünyasında, akademik alanda ve turizm sektöründe sıkça kullanılıyor. İngilizce-Türkçe arasındaki dil farklılıklarının neden olduğu anlam kaymalarını minimuma indirerek, iletişimi kolaylaştırıyor.

Ancak her online tercüme aracı aynı doğrulukta çalışmaz. Bazıları, metinleri doğru bir şekilde tercüme etmek yerine, anlamsız bir şekilde çevirir. Bu nedenle, kullanıcılar güvenilir bir İngilizce-Türkçe online tercüme aracı seçmelidir.

Doğru tercüme, anlamın doğru bir şekilde aktarılması demektir. İngilizce-Türkçe online tercüme araçları, tercüme işleminde kullanılan yapay zeka teknolojisi sayesinde doğru bir şekilde tercüme edebiliyor. Ancak, insan tercümanların yerini tamamen alamazlar. Özellikle, metnin uzunluğu arttıkça, online tercüme araçlarının doğruluğu azalır.

Sonuç olarak, İngilizce-Türkçe online tercüme araçları, iletişimi kolaylaştıran, hızlı ve etkili bir yöntemdir. Ancak, doğru bir şekilde kullanıldığında ve güvenilir bir kaynak seçildiğinde daha iyi sonuçlar verebilirler. İnsanların farklı dillerdeki metinleri anlamalarına yardımcı olan bu araçların, doğru kullanımı ile dünya daha kolay bir yer haline gelebilir.

Popüler çeviriler

He is waiting for you to help him.Senin ona yardım etmeni bekliyor.
I understand French a little.Fransızcayı biraz anlıyorum.
I am thirty four years old.Ben otuz dört yaşındayım.
We swim very fast.Çok hızlı yüzüyoruz.
I just followed your instructions.Sadece talimatlarını takip ettim.
The firm abandoned that project.Firma bu projeden vazgeçti.
How I want to learn!Nasıl öğrenmek istiyorum!
I fell in love with my boss.Patronuma aşık oldum.
We have tried every possible way.Mümkün olan her yolu denedik.
Jane also plays tennis.Jane ayrıca tenis oynar.
We thought you knew.Bildiğini sanmıştık.
She is a well-bred girl.O iyi yetiştirilmiş bir kız.
I dare not promise anything.Hiçbir şey için söz vermeye cesaret edemem.
Your efforts are in vain.Çabalarınız boşuna.
I have a sore throat from a cold.Soğuktan boğazım ağrıyor.
My feet are cold.Ayaklarım üşüdü.
He can read quite well.Gayet iyi okuyabiliyor.
Our captain is an old sea dog.Kaptanımız yaşlı bir deniz köpeğidir.
I know exactly how you feel.Tam olarak nasıl hissettiğini biliyorum.
There is no need to go there.Oraya gitmeye gerek yok.
You can get used to everything.Her şeye alışabilirsin.
Thanks for coming.Geldiğin için teşekkürler.
You lied to me again.Bana yine yalan söyledin.
Thanks for the kind words.Nazik sözler için teşekkürler.
He weighs seventy kilograms.Yetmiş kilo ağırlığında.
You saw how he passed the butt!Popoyu nasıl geçtiğini gördün!
How do you bear this heat?Bu sıcaklığa nasıl dayanıyorsun?
My bike was stolen last night.Bisikletim dün gece çalındı.
What club would you like to join?Hangi kulübe katılmak istersin?
His mobile phone was stolen.Cep telefonu çalındı.

Kelime

clipboard (pano)soft body (yumuşak gövde)freesia (frezya)Cyprus (Kıbrıs)scissors (makas)workstation (iş istasyonu)pattern (model)natural resources (doğal kaynaklar)Progressive Rock (Progresif Rock)haricot bean (kuru fasulye)artist (sanatçı)sustainability (sürdürülebilirlik)crop (mahsul)Foreshortening (Kısaltma)peanut (fıstık)interrupt (yarıda kesmek)road rash (yol döküntüsü)void (geçersiz)pad (ped)intermodal transport (intermodal taşımacılık)morph target (morph hedefi)garden (bahçe)Philippines (Filipinler)tile (fayans)Funk (Funk)script (senaryo)senator (senatör)mayor (belediye başkanı)syscall (sistem çağrısı)goods (mal)declutter (dağınıklığı gidermek)cinnamon (tarçın)cutlery tray (çatal bıçak tepsisi)Draft (Taslak)review (gözden geçirmek)conservation (koruma)lineup (sıralanmak)handrail (korkuluk)cookie tin (kurabiye kutusu)pastry (hamur işi)convention (kongre)coalition (koalisyon)panda (panda)fiber (lif)arrangement (ayarlama)aquarium (akvaryum)intangible (maddi olmayan)Bones (Kemikler)pie (turta)South Asia (Güney Asya)blockbuster (gişe rekorları kıran film)public square (kamusal meydan)speaker (konuşmacı)burglar (hırsız)panel (panel)animation curve (animasyon eğrisi)security camera (güvenlik kamerası)senate (senato)muffin (kek)cleaner (temizleyici)ripe (olgun)Opera (Opera)Clock Speed (Saat Hızı)Arteries (Atardamarlar)SSD (SSD)bill of lading (konşimento)oral_tradition (sözlü_gelenek)helmet (kask)table (masa)seller (satıcı)performance (performans)Shadow (Gölge)civilizations (medeniyetler)pipeline (boru hattı)roadwork (yol çalışması)seat (koltuk)basil leaves (fesleğen yaprakları)filing (dosyalama)plantation (plantasyon)primrose (çuhaçiçeği)otter (su samuru)Resolution (Çözünürlük)Outline (Anahat)colorfast (solmaz)capacity (kapasite)tile (fayans)emissions (emisyonlar)delivery (teslimat)cupboard (büfe)marina (marina)Kidneys (Böbrekler)Overclocking (Hız aşırtma)stock options (hisse senedi opsiyonları)notebook (not defteri)Hardcore (Sert)arranging (düzenleme)rhododendron (ormangülü)broad bean (bakla)breach of contract (sözleşme ihlali)